Siz bize en büyük korkunuzu söylediniz, şimdi de biz size onu nasıl yeneceğinizi (büyük annenizi dalıcı giysisi içinde görme korkunuz hariç) söyleyeceğiz.
İlk başlarda korkmak doğaldır, ancak iststistiklere göre scuba dalışı tehlikeli değildir. Ticari bir şirket olan The Diving Equipment & Marketing Association , 2.4 milyon aktif dalıcı olduğunu ve yalnızca A.B.D.'de yılda 17 milyon dalış yapıldığını tahmin ediyor.
Divers Alert Network, dalıcılar için güvenlik konusunda önde gelen bir organizasyon, 1996'da yalnızca 85 tane ölümle sonuçlanmış kaza bildirmiştir. Bunun % 20'si teknik dalışlarda olmuştur. Artık hesabı siz yapın. Riskle başa çıkma yetimiz arttıkça korkuların azaldığını çoğumuz farketmişizdir. Scuba dalışlarındaki riskler, kendi güvenliğiniz için yapacaklarınızla, önemli ölçüde azalır. Scuba'ya yeni başlayanların en sık karşılaşılan 10 korkusuna bakalım:
1) Nefes Alamayacağım
O gizemli ve önemi büyük cihaza, scuba regülatörüne, güvensizliğiniz anlaşılabilir. Ancak, bu cihazın mekanik bir hatasının olması pek olası değildir. Regülatör basit ve güçlü olacak şekilde tasarlanmıştır, bozulsa bile gereksineceğinizden daha çok hava verir, daha az değil. Yine de her şey mümkündür, ancak yedek hava cihazınız olacaktır, partnerinizin de olacaktır. Her ikiniz de "ahtapot" taşıyacaksınız, bu da regülatöre konan ikinci kademe cihazdır. Birçok dalıcı, kendi regülatörü olan tamamen yedek bir hava sistemi de taşır, Spare Air gibi. Hepsinin birden bozulma olasılığı yok denecek kadar azdır. Bazen, az-hava acil durumları yaşanır. Dalıcı, basınç göstergesine bakmayı unutup, tüpteki tüm havayı kullanır. Bu tıpkı otoyolda benzinsiz kalmak gibidir. Benzin göstergesine bakmayı unutmuşsunuzdur! Aslında, göstergeye bakmasanız bile havasız kalmanız oldukça zordur. Nefes aldıkça, tüp basıncı düzgün ve yavaş şekilde düşer. Basınç düştükçe, havanız birden tükenmez. Havayı çekmek için daha kuvvetli nefes almak zorunda kalınca anlarsınız ki havanız bitmek üzere, böylece ya su yüzeyine çıkar ya da destek sistemine yönelirsiniz. Pekala, diyelim ki tüm hava destek sistemleri birden durdu. 20 metreden daha derinde değilseniz, vücudunuzdaki oksijen sizi su yüzeyine güvenlikle çıkmaya yetecektir. Yukarı çıkarken, suyun vücudunuzdaki basıncı azalacaktır böylece ciğerlerdeki hava genleşip soluk alınabilir hale gelecektir. Yüzeye çıktığınız süre boyunca, yavaşça nefes verin ki nefes borunuz açık kalsın ve ciğerleri yakan karbondioksit atılabilsin. Su yüzeyine çıktığınızda bile ciğerlerinizde fazladan oksijen kalmış olacaktır. Yeni başlayanlara iyi bir öğüt - 20 metreden daha yukarıda kalıp, mağara ve batıklardan uzak durursanız - su altında havasız kalma korkunuzu aklınızdan çıkarabilirsiniz.
Ne yapmalı?
- Hava destek sistemleri taşıyın ve onları kullanma denemeleri yapın.
- Ekipmanınızı düzenli olarak gözden geçirin.
- Partnersiz dalmayın.
- Göstergeleri okuyun.
- Daha derine inmek konusunda kendinizi rahat hissetmediğiniz sürece 20 metrenin altına inmeyin.
2) Vurgun Yiyeceğim!
"Vurgun", halk arasında dekompresyon hastalığına verilen addır ve neredeyse tümüyle engellenebilir. Dalıcılar, çoğunlukla, çok derine dalıp çok çabuk su yüzüne çıktıklarında "vurgun yerler"; basınç düştükçe, vücuttaki çözülmüş nitrojen kabakcıklar yapar. 18 metrenin üstündeyeseniz ciddi risk tasımaz, 20 metrenin altına inseniz de dalış tablolarının veya bilgisayarın verilerine uyarsınız. 5 metrede 3 dakikalık güvenlik süresi (deko), nitrojeni kesmek için akılcı bir tedbirdir. Çok seyrek olarak, öngörülemeyen "vurgun"lar yenilebilir, fakat bu hastalık normalde tedavi edilebilir. Hava ambolisi, başka bir tür dekompresyon hastalığıdır. Sığ suda kısa dalışta bile sizi etkileyeceğinden, daha tehlikelidir. Basitçe, yukarı çıkarken nefes tutma nedeniyle ciğerlerin aşırı genişlemesinden olan bir hastalıktır. Bunun da engellenmesi tümüyle elinizdedir: amboliden kaçınmak için yapmanız gereken tek şey sağlıklı olmak ve normal soluk alıp vermektir.
Ne yapmalı?
- Sürekli nefes alıp vererek yukarı yavaşça çıkın
- 5 metrede 3 dakikalık güvenlik beklemesi yapın.
- Dalış tabloları ve bilgisayar verilerinin limitlerine bağlı kalın.
- Daha derine inmek konusunda kendinizi rahat hissetmediğiniz sürece 20 metrenin altına inmeyin.
3) Beni Yerler!
Siz dalıştayken, bir başkasının yemek masası üstünde oynadığınız doğrudur. Su altında pirzola olacak mısınız? Tabii ki olmayacaksınız. Aslında, çoğu balık sizi ya görmezden gelecek ya da sizden kaçacaktır. İnsanların haricinde çoğu yaratık, kısıtlı şeyleri ve yalnızca alışık olduklarını yer. Ama , köpekbalığı var. Bazı köpekbalıkları, insanlar tarafından kışkırtılmadan da saldırabilir. Böyle hallerde bile, köpekbalığının, insanı, normal yiyeceği olan fok ya da deniz aslanı sanıp yediğine dair kanıtlar bulunmuştur. Örneğin, sörfçü ve yüzücüler, istatistiksel olarak, scuba dalıcılarına oranla, daha fazla risk taşırlar. Bunun nedeni, su sıçratmaları ve siyah silüetleri suya vuduğunda, foka ve deniz aslanına benzemeleri olabilir.
Her durumda, köpekbalığı saldırıları çok ender görülür. Önde gelen bir köpekbalığı uzmanı Dr. Eugenie Clark, şöyle der: "Sabah arabayla işe gitmek çok daha tehlikelidir." Köpekbalığından gelecek tehlike olmamasının iyi bir göstergesi de isteyerek onlarla birlikte dalmanın yaygınlığı olabilir. Koruyucu kafes olsun ya da olmasın, riskleri iyi kavramış olan birçok dalıcı, onlarlarla karşılaşmaya çalışır. Barakuda gibi diğer balıkların da keskin dişleri vardır, çoğu balığın da keskin veya zehirli dikenleri vardır. Hemen hemen tümü, siz onlara ilişmezseniz, size ilişmeyecektir.
Ne Yapmalı?
- Zıpkınla balık avlamayın. Avlarsanız, balığı derhal sudan çıkarın.
- Köpekbalığı görürseniz, sakin durun. Hızlı palet vuruşları, yaralı bir balığı anımsatacağından, bir saldırıyı tetikleyebilir.
- Köpekbalıklarını dürtükleyerek tedirgin etmeyin. Aradığınız belayı bulabilirsiniz!
- Göremediğiniz yerlere uzanmayın. Örneğin mürenler, karanlık deliklerde yuva yapar
4) Bir Yere Takılıp Kurtulamayacağım!
Su altında hiç bir şey uzanıp da sizi yakalamaz. Ahtapot, dev mürekkepbalığı gibi Hollywood öykülerine bakmayın. Büyük olasılıkla, bitki ormanına ya da balık ağının içine yüzüp sıkışıp kalırsınız. Ama kontrol yine sizde, oralara doğru yüzmeyin ve yakalanmayın.
Olurda sıkışırsanız, bitkileri ellerinizle bile koparıp çıkabilirsiniz. Balık ağından kurtulmak çok daha zordur. görmek zorlaşır. Batıklar ve kayalıklar, dalıcıları olduğu kadar balıkçıları da cezbeder. Bu yüzden, bir, tercihan bir bıçak, ve bir makas taşımalısınız, partneriniz de öyle. Batıklar ve mağaralar aniden çöküp sizi hapsedebilir. Bir batığa veya mağaraya, yeterli eğitimi ve gerekli malzemeyi almadan asla girmeyin.
Ne Yapmalı?
- Birçok kesici alet taşıyıp onları bileylenmiş tutun.
- Partnerinize yakın kalın.
- Yeterli eğitimi alana dek, mağara ve batıklardan uzak durun.
5) Hiçbir Şey Göremeyeceğim!
Biz insanlar öncelikle görsel varlıklarız ve doğal olarak görüş azaldığında, kendimizi rahatsız hissederiz. Bazıları bir maskeden, ufku 10 metre ya da daha kısa olan bir dünyaya bakmaya uyum sağlayamaz. Siz onlardansanız, dalmadan zevk almayabilirsiniz. Ancak, kısıtlı görüşten korkmak için bir neden yoktur. Kötü görüş alanı, dalıcılar için nadiren gerçekleşir, ayrıca suya girmeden önce bunu biliyor olacaksınız. Bu sizi endişelendiriyorsa, dalmaktan vazgeçip daha iyi bir günü bekleyin; bu iş zevk için yapılır. Iki koşul hariç. Görüş birdenbire kötüleşmez. Birİncisi, dipteki kumu palet vuruşlarınızla kaldırırsınız. Normalde, mağara ve batıklarda olanı görüşü ciddi anlamda bozar - yeni başlayan dalıcılara yasak bölge olmasının nedeni budur.
Ani görüş kaybının ikinci koşulu ise maskeye su dolması ya da maskeyi kaybetmektir. Su dolarsa, telaş etmeden tekrar takıp temizleyin. Maskeyi yitirirseniz, yüzeye gene de güvende çıkabilirsiniz. Nefes aldığınız sürece her problemin çözülebileceği gerçeğini kendinize hatırlatın. Biraz daha deneyim kazandıktan sonra, görememe korkunuz öyle bir noktaya gerileyecek ki, dalmanın en güzel deneyimlerinden biri olan gece dalışını, denemek isteyeceksiniz.
Ne Yapmalı?
- Kötü görüş, denizin kabarması ya da akıntının bir arada olduğu durumlarda dalış yapmayın.
- Maskeyi temizleme alıştırmaları yapın.
6) Kaybolacağım!
Su altında uzakları göremezsiniz, yardım istemek için bağıramazsınız, yol tarifi sormak için benzin istasyonunda duramazsınız.
Diğer yandan, o kadar hızlı ve başlama noktasından o kadar uzağa gidemezsiniz. Ne kadar uzağa giderseniz gidin, su yüzeyi hep biraz üstünüzdedir. Hafiflğe ve ekipmanınıza alışmakta olduğunuz dalışınızın ilk dakikalarında, kendinizi büyük olasılıkla biraz tuhaf hissedeceksiniz. Ancak bu süreçte, başlama noktasına-dalış teknesine çıkış hattı (genelde çapa ipi)-geri dönüş yolunu gözü kapalı bile bulabilirsiniz.
Dibe ulaştığınızda (ya da seçtiğiniz derinliğe indiğinizde), kerteriz almak için bir dakika durun. Dibin eğimi, güneş ışığının açısı, bitkilerin akıntıya göre eğildikleri yön gibi işaretler, size yön duygusu verecektir.
Kuşkudaysanız, iniş ipinden pusula doğrultusunda ayrılın. Tam aksi yönde geri dönüş (çıkış doğrultusundan artı/eksi 180 derece) sizi dosdoğru iniş ipine (veya teknenizin çapasına) götürecektir.
Sualtındayken, çok seyrek olarak kendinizi gerçekten kaybolmuş hissedersiniz. Dalıcıların su yüzeyine çıktıklarında, dalış teknesinin epey uzakta ya da görüş alanı dışında olduğunu farkederek şaşırmaları daha sık görülür. Bu da ancak dalıcıların akıntıyı hesaba katmayıp, 40 dakikalık bir dalış süresinde akıntıyla epey uzağa düşmeleriyle olur. Deneyimli dalıcılar, çıkış ipini bırakmadan önce akıntıya karşı yüzerler ki dönüşte yorulmuş durumdayken akıntı onları geri getirebilsin. Düdük ve işaret fişeği, yüzeyden dalgıç botunu haberdar etmenizi sağlar.
Ne Yapmalı?
- Çıkış ipini bırakmadan önce kendinizi ortama alıştırın.
- Önce akıntıya karşı yüzün.
- Pusulanızı kullanın.
- Kaybolduysanız, su yüzeyine çıkın.
- Yüzeyde kullanılacak sinyal verme gereçleri taşıyın.
7) Bir Tekne Beni Ezecek!
Dalmanın en tehlikeli kısmı, "normal" dünyaya geri dönmektir, son birkaç metredeki tekne pervaneleri de iyi bir örnek oluşturur. 5 metredeki beklemeyi yaparken, motor sesine kulak verin, sualtında ses uzağa gider, ancak hangi yönden geldiğini kestirmek zordur.
Yüzeye çıktığınız an etrafınıza bakının, bir teknenin size doğru geldiğini görürseniz, el-kol sallamaya çalışmayın. Hemen, 5 metreye tekrar dalın
Ne Yapmalı?
- Tekne trafiği olan bir yerde geçiş-örneğin başlama noktasına geri dönüş yapıyorsanız, bunu 5 metre ya da daha altında yapın.
- Durun, dinleyin, bakın
- Yukarı çıkarken 5 metrede durun, motor sesini dinleyin,
- Yüzeye çıktığınızda etrafa bakın
8) Tuvalete Gitmek Zorunda Kalacağım!
Ve 18 metrede tuvalet yoktur. Bir zamanlar, idrar yapmak, ıslak elbiseyi ısıtmanın en kestirme yolu sanılırdı. Ancak, vücuda tam oturan ıslak elbiselerin sifonunun iyi çalışmaması - kuru elbiseden söz etmiyoruz bile - bu tekniği, beğenilmez ve pis kıldı.
Dalmadan önce, kafein gibi diüretiklerden uzak durursanız, idrar yapma gereğinden kurtulursunuz. Kendinizi kasten susuz bırakmak iyi bir fikir gibi gelse de susuzluk yorgunluğu arttırır ve dekompresyon hastalığına daha kolay yakalanmanıza yol açar.
Kendi vücut ritminize göre, dalış gününe erken başlayıp vücudun gereklerini yerine getirme fırsatını vermek yardımcı olabilir. Ve üşütmemeye çalışın. Vücudunuzun soğuğa vereceği cevabın yan etkisi, idrar üretmektir. Islak giysinizin altına kapşonlu bir yelek giymek, en istenmeyen bir anda idrar torbanızı boşaltmaktan sizi korur.
Ne Yapmalı?
- Çay, kahve. kakao ve koladan uzuk durun.
- Dalış günlerinde erken kalkın , tuvalet ihtiyaçlarınızı erkenden halledin.
- Daha çok koruyucu giysi giyin.
9) Acemi Olduğum İçin Utanacağım!
Alay konusu olma korkusu o kadar güçlüdür ki sayısız dalıcı (ve pilot , ve dağcı, ve sörfçü, ve denizci) bundan kaçınmak için hayatlarını tehlikeye sokmuşlardır. Yeni başlayan bir dalıcının, kendinden daha deneyimli yabancı biriyle eşleşmesi sık görülür. Acemi dalıcı, partnerinin hırslı dalma planıyla kendini rahat hissetmez ancak bunu belirtmekten korkar ve boyundan büyük işe kalkar. Delice ama bir o kadar da insanca. Bundan nasıl kaçınmalı?
Deneyimli olduğunuz bir alanı düşünün. Olasılıkla, sizin alay edeceğiniz kişi bir çaylak olmayacak, çok görmüş geçirmiş gibi davranan bir acemi olacaktır. Belki de sizden yardım isteyen acemiye yardımda oldukça cömert davranacaksınız. Olmadığı gibi davranmak gülünçtür, deneyimsiz olmak değil. Utancı (ve daha kötüsünü) beş sihirli sözcükle önleyebilirsiniz: "Ben bu işte hala yeniyim." Deneyimsizliği saklamak yerine sergilemek cesaret ister ama dalış partnerinizi o gün için, koruyan-kollayan şefkatli bir amcaya / teyzeye dönüştürebilir. Hala size gülüyorsa, o bir partner olarak güvenli değildir. Yeni birini isteyin.
Ne Yapmalı?
- Rol yapmayın.
- Gruptaki diğer dalıcılar da tıpkı sizin gibidir muhasebeci, memur, bilgisayar programcısı, personel müdürü - ve sizin kadar da tedirgindirler.
- Dalış öncesi övünmelerine kulak asmayın, özellikle de yüksek sesle yapılıyrosa emin olabilirsiniz ki, birisi rol yapıyor!
- Tavsiye alın. Bu, daha deneyimli dalıcının biligisini yapıcı şekilde sergilemesine yol açar.
10) Panikleyeceğim
Akıl dışı kör korku, aklı sindirir ve bazılarını paralize eder, önlerinde duran kaçış yolunu bulmalarını engeller. En iyi önlem eğitimdir. Tehlike karşısında doğru tutumu öğrenmekle kalmayıp alıştırma yapıp bunu içselleştirmişseniz, gerek duyduğunuzda onu orada bulacaksınız. İzlenecek hareketleri biliyorsanız, öz-denetiminizi kaybetme riski çok azalacaktır. Deneyim-basit olarak tekrar tekrar dalmak- dalma eylemi henüz yeniyken doğal olan genel endişe seviyesini düşürür.
Çaresiz olmadığınızı farkettiğinizde, korkularınız bitecektir. Birçok dalıcı, eğitim ve scuba dalış deneyimiyle yaratılan kendine güvenin karada devam ettiğini söyleyeceklerdir.
Ne Yapmalı?
- Kısa bir kursa oranla uzun bir kurs daha iyidir
- Gözünüzde acil durumlar canlandırıp tepkilerinizin alıştırmasını yapın.
- Dalın, dalın. Dalın.
Yazı : Rodale' s Scuba Diving Magazine Fotoğraflar : Mark Lawrence